
NOT: Hiçbir edebî kaygı güdülmeden, sadece hatırat olarak yazılmıştır.
Yaklaşık 20 yıldır astım hastasıyım. Bundan 15 yıl önce bir gece nefes darlığıyla acile gittim. Doktor zatürre başlangıcı dedi. Bana çeşitli ilaçlar verdi. Kısmen iyileştim. Fakat o günden sonra ventolin inhaler (astım fısfısı) ile yaşamaya başladım. Bir odadan bir odaya giderken bile yanımda taşıdığım bu nefes ilacı, her duygumda da benimleydi. Ağlarsam, gülersem, çok yürürsem, öksürürsem veya herhangi bir koku nefesime karışırsa tıkanırdım, o yüzden fısfısımı yanımdan hiç ayırmazdım.
Artık benden bir parça gibi olan bu nefes ilacım ne zaman bitse beni zor saatler beklerdi. Hiçbir zaman çok kötü olmazdım belki ama o fısfıs olmadan ne yatabilir ne yiyebilir ne de rahat oturabilirdim. Ta ki tekrar o ilaca kavuşana kadar…
Alıştım böyle yaşamaya… Hiç şikâyetim de yoktu.
Son bir senede bir şeyler oldu. Önce ruhumda sonra bedende…
Bir senedir her gün Kur’an’ı sesli ve makamlı okumaya başladım. Bu kendiliğinden oluverdi. Zaman buldukça Kur’an okuyan ben, aldığım bu sonsuz hazla her gün, günde birkaç kez Kur’an’ı elime alır oldum. Fakat okurken de zamanla başka bir şey daha olmaya başladı.
Daha ilk ayette ciğerlerim temizlenir gibi bir öksürme, gıcık, boğazımı rahatsız etmeye başlamıştı. Her defasında nefesimin açıldığını hissediyor ama yine de bu duruma tam bir anlam veremiyordum. Hatta bazen bu durumdan rahatsız oluyordum. Zevkle okuduğum Kur’an’ı bu boğaza gelen gıcık hissiyle yarıda kesiyor, sonra tekrar devam ediyordum.
Bundan 10 gün önce bir dalgınlık yaptım ve fısfısım bittiği halde almadan geceye vardım. Eyvah… Nasıl uyunur şimdi? Ben 15 yıldır hiçbir gece fısfıs kullanmadan uyuyamadım ki… Önce korktum, kaygılandım. Neyse dedim, bu gece de uykusuz geçsin, yarın ilk iş eczaneye gider, fısfısı alırım.
O gece çok rahat uyudum fakat sabah uyandığımda biraz hasta gibiydim. Ama nefesim şaşılacak kadar iyiydi. O yüzden kalkıp da eczaneye gitme fedakarlığını göstermedim. Bir şey beni tutmuş olmalıydı ki; ilk defa fısfısı almak için acele etmiyordum. Ama hâlâ kaygılıydım.
O gün de böyle geçti. Arada bir nefesim tıkanacak gibi oluyor sonra kendiliğinden açılıyordu. Ertesi gün de yetiştirilmesi gereken o kadar iş vardı ki; ta ki eczaneler kapanana kadar başımı işten kaldıramamıştım. Yine fısfıs alamadığımı hatırladığımda, nefesimin iyi olmasına bir kez daha şaşırmıştım. Nöbetçi eczane baktım internetten. Şayet nefesim tıkanacak olursa planımı şimdiden yapmalıydım. Ama o gece de gerekmedi. Nefesimin tıkanması için bütün argümanlar sırasıyla gerçekleşiyor ama nefesim birkaç saniye içinde kendiliğinden açılıyordu. Tamam dedim, almıyorum fısfısı. Bu çok radikal bir karardı. Çünkü çok uzun yıllardır o fısfıs olmadan birkaç saat bile geçirmemiştim.
Bugün 10. Gün… Hala fısfısa ihtiyaç duymuyorum. Bütün varlığımla biliyorum ki; bu Kur’an’ın mucizesi. Son bir senedir her gün ayetler dilimdeydi. Nefesim böyle böyle açıldı, ciğerlerim böyle böyle temizlendi. Bundan son derece eminim. Her Kur’an okuyuşumda daha ilk ayette ciğerleri temizleyen öksürüklerin ardından fısfısı bırakabileceğimi hiç ama hiç düşünmemiştim.
Kitabım ÜÇ NOKTA – Manaya Vuslat’ta “İbadet, ruhun nefes alışıdır.” demiştim. Meğer sadece ruhun değil, bedenin de nefes alışıymış. Elhamdülillah.