(DİYANET KAYNAKLARINDAN ÖZET)

Ebû Eyyûb El-Ensârî
- Hicret sırasında Hz. Peygamber’i Medine’de evine misafir eden ve Türkiye’de “Eyüp Sultan” unvanıyla anılan sahâbî.
- Ebû Eyyûb “Mihmandâr-ı Nebî” unvanıyla anılır.
- Evi İslâmiyet’in öğretildiği bir mektep durumundaydı.
- Hazrec kabilesinin Neccâroğulları kolundandır.
- Hicretten iki yıl kadar önce hanımı Ümmü Eyyûb ile birlikte Müslüman oldu ve ensardan İslâmiyet’i ilk kabul edenler arasında yer aldı.
- Nübüvvetin 13. yılında yapılan İkinci Akabe Biatı’nda bulundu (622).
- Hz. Peygamber’le birlikte Bedir, Uhud, Hendek, Hayber, Mekke’nin fethi ve Huneyn başta olmak üzere bütün gazvelere katıldı.
- Vahiy kâtiplerindendir.
- Katıldığı seferlerin sonuncusu Müslümanların ilk İstanbul kuşatması oldu.
- Kuşatma devam ederken hastalanarak 49 (669) yılında vefat etti. Ancak 50 (670), 52 (672) veya 55 (675) yıllarında öldüğü de ileri sürülmüştür.
YESRİB (MEDİNE)
- Peygamberimiz hayatının son 10 yılını burada geçirdi.
- Hicret edince şehrin adını değiştirdi ve TAYBE (güzel, hoş anlamında) koydu.
- Şehre MEDİNETÜ RESÛLİLLAH (Allah Resûlü’nün Şehri) da dendiği için şehrin kalıcı ismi MEDİNE oldu.
- Mekke’den sonra ikinci kutsal şehirdir.
- Peygamberimiz ve dört halife devrinde başkentti.
- Peygamber camii olan MESCİD-İ NEBEVî ve Peygamberimizin kabri olan RAVZA-İ MUTAHHARA (Temiz Bahçe) Medine’dedir.
Hicretten önce Medine’de:
- Parçalı bir toplum yapısı vardı.
- Yahudiler üç, Araplar iki kabile hâlinde yaşıyorlardı.
- Yahudi Kabileleri: Kaynukâ, Nadîr ve Kurayza.
- Arap Kabileleri: Hazrec ve Evs.
- Kabileler arası savaşlar eksik olmuyordu.
- Kan davaları toplum huzurunu bozuyordu.
- Yahudilik ve putperestlik yaygındı.
Hicretten sonra Medine’de:
- Peygamberimiz Medine’yi yeniden düzenledi.
- Kabileler arası barışı sağlayacak düzenlemeler yaptı.
- Medine Hicretten sonra farklı inançların barış içinde yaşadığı bir şehre dönüştü.
Mescid-i Nebevî
- Peygamberimizin Medine’de ilk yaptığı işlerden biri mescid inşa etmekti.
- Medine’ye girişinde devesinin ilk çöktüğü yeri mescid inşası için seçti.
- Arazi Sehl ve Süheyl isimli iki yetim kardeşindi.
- Onlar araziyi bağışlamak istediler.
- Peygamberimiz bunu kabul etmedi.
- Hz. Ebû Bekir 10 dinar ödedi ve mescid yapımına başlandı.
- Mescidin temeli ve alt kısmı taş, üst kısmı kerpiç malzeme ile yapıldı.
- Hurma ağaçları sütun olarak kullanıldı.
- Çatı, hurma dallarıyla ve yapraklarıyla kapatıldı.
- Yapımı yedi ay sürdü. İnşasında Peygamberimiz de çalıştı.
- Mescidin üç kapısı vardı ve kıble Kudüs’tü.
- Mescidin bitişiğinde Suffe adı verilen hurma dallarıyla örtülü bir gölgelik yapıldı.
- SUFFE, fakir, kimsesiz Müslümanlara ayrıldı.
- İlim öğrenmek isteyen sahabiler de burada barındı.
- Burada barınanlara EHL-İ SUFFE veya ASHÂB-I SUFFE denilmiştir.
- Mescidin bitişiğine bazı odalar yapıldı. Bu odalar Peygamberimiz ve ailesine ayrıldı.
- Odaların duvarları kerpiç, çatı hurma dalları ve yapraklarındandı.
- Beş vakit namaz ve Cuma namazları bu mescidde kılınıyordu.
- Müslümanların her türlü faaliyet merkezi bu mesciddi.
- Eğitim-Öğretim de burada yapılıyordu.
- Siyasî-askerî gelişmeler de burada konuşuluyor ve kararlar alınıyordu.
- Kabile heyetleri, elçiler ve misafirler burada ağırlanıyordu.
- Peygamberimiz nazil olan ayetleri burada tebliğ ediyordu.
- Burası Medine’nin sağlık, eğitim, adalet ve yönetim merkeziydi.
MUÂHÂT – ENSAR VE MUHACİR KARDEŞLİĞİ
- Mekkeli Müslümanlar Medine’ye hicret ederken her şeyi geride bırakmışlardı.
- Medine’de bazı zorluklar yaşadılar.
- Peygamberimiz Hicret edenlerle (muhacir), Medineliler (ensar: yardım edenler) arasında kardeşlik ilan etti.
- Her Mekkeli ile bir Medineli kardeş olmuştu. Buna MUÂHÂT adı verilmiştir.
- Peygamberimiz bu kardeşliği birtakım özellikleri dikkate alarak yapmıştı.
- Medineli Ensar ile kardeşi Mekkeli Muhacir birlikte çalışacak ve ortak kazanacaklardı.
- Medineliler evlerini, yiyeceklerini ve tüm varlıklarını kardeşleriyle paylaştılar.
ENFÂL SURESİ – 74 ve 75. AYET:
“İman edip hicret edenler, Allah yolunda cihat edenlerle onlara kucak açıp yardım eden Ensar var ya işte gerçek müminler bunlardır. Onlar için mağfiret ve bol rızık vardır.”
- Peygamberimiz Medine’de EVS VE HAZREC arasında 120 yıllık savaşı da kardeşliğe dönüştürmüştü.
- Peygamberimiz Müslümanlar arasında selamın yayılmasını, fakirin gözetilmesini, akraba ziyaretini ve gece namazı kılınmasını istemiş, bunları yapanları CENNET’le müjdelemiştir.
MEDİNE SÖZLEŞMESİ
- Medine’de Müslümanların yanı sıra; Yahudi ve Müslüman olmayan Araplar vardı.
- Peygamberimiz önce Müslümanlar arasında birliği sağladı.
- Sonra da bütün etnik ve inanç gruplarını kapsayan MEDİNE SÖZLEŞMESİ ile barışçı, dayanışmacı ve idari bir yapılanma başlattı.
- Medine bir şehir devleti olarak Peygamberimiz önderliğinde kurulmuş oldu.
- Bu sözleşme ile Müslümanların dinî, siyasî ve sosyal açıdan varlığı kabul edildi.
- Bazı yazarlar bu sözleşme için “Yeryüzünün İlk Yazılı Devlet Anayasası” demektedir.
- Sözleşme toplumdaki barış ve düzen açısından çok önemliydi.
- Herkesin inanç, hak ve özgürlüklerini belirten temel bir anlaşmaydı.
- Yaklaşık 50 maddeden oluşuyordu.
- Medine Anayasası, Medine Vesikası, Medine Belgesi gibi isimlerle de anılır.
- Medine’ye saldırı olması durumda Yahudi ve Müslümanlar birlikte savunacaktı.
- Anlaşma ile şehirdeki ihtilaflarda adaletin yegâne kaynağının Allah olduğu kabul ediliyordu.
- Medine’nin bir şehir devleti olarak kurulması da onaylandı.
- Hz. Muhammed ise anlaşmazlıklarda yüksek hakemdi.
- Peygamber efendimiz kurulan şehir devletinin başkanı olmuştu.
- Zaman içinde Yahudiler ara sıra şartları ihlal ettiler. Peygamberimiz de her defasında onları uyardı.
KIBLENİN DEĞİŞMESİ
- Hicretten sonra Müslümanları 16-17 ay kadar namazlarını Kudüs’e doğru kıldılar.
- Hz. Peygamber Kâbe’nin kıble olmasını istiyordu.
- Bir gün Benî Selime Mescidi’nde Peygamberimiz öğle veya ikindi namazı kıldığı sırada Allah’tan vahiy geldi ve kıble değişti.
- Namazın ilk iki rekatı Kudüs’e, son iki rekatı Mekke’ye doğru yönelerek kılınmış oldu.
- Bu sebeple o mescide MESCİD-İ KIBLETEYN (İki kıbleli mescid) adı verildi.
“Biz senin, yüzünü göğe doğru çevirdiğini elbette görüyoruz. İşte şimdi kesin olarak seni memnun olacağın kıbleye döndürüyoruz. Artık yüzünü Mescid-i Harâm tarafına çevir; nerede olursanız olun yüzünüzü o yöne çevirin. Kuşku yok ki kendilerine kitap verilenler bunun rablerinden gelmiş bir gerçek olduğunu elbette bilirler. Allah, onların yaptıklarından habersiz değildir.”(BAKARA SURESİ / 144.)
- Bu değişiklikle Yahudiler ve müşrikler tenkit ve alaya başladılar.
- Münafıklar ve müşrikler de Müslümanları sözlerle tereddüde düşürmeye çalıştılar.
- Kur’an-ı Kerim bu dedikodu ve alay sahiplerini SÜFEHÂ (dar kafalı, beyinsiz) olarak nitelemiştir.
NAMAZ VE EZAN
- Beş vakit namaz Hicretten önce Mi’râc Gecesi’nde farz kılındı.
- Cuma Namazı Hicret sırasında farz kılındı.
- Hicretin ikinci yılında Ramazan orucu farz kılındı.
- Aynı yılın Ramazan Bayramından önce fıtır sadakası ile ilgili hükümler açıklandı.
- Şevval ayının girmesiyle Peygamberimiz bayram namazı kıldırdı.
- Zilhicce aynının onuncu günü de Kurban Bayramı namazı kılındı.
- Namaz Mekke döneminde farz kılındığı halde Hz. Peygamber’in Medine’ye gidişine kadar namaz vakitlerini bildirmek için bir yol düşünülmemişti.
- Bir süre namaz vakitlerinde sokaklarda “es-salâh es-salâh” (namaza namaza!) diye çağrıda bulunulduysa da bu yeterli olmuyordu.
- Bunun için çeşitli tekliflerde bulunulduysa da nâkūs Hıristiyanların, boru Yahudilerin, ateş Mecûsîlerin âdeti olduğu için Resûlullah tarafından kabul edilmedi.
- Ancak bu sırada ashaptan Abdullah b. Zeyd b. Sa‘lebe’ye rüyada ezan öğretilmiş, Abdullah da ertesi gün Hz. Peygamber’e gelerek durumu haber vermişti.
- Bunun üzerine Peygamberimiz Bilâl-i Habeşî’ye ezan cümlelerini öğretti.
- Bu arada Hz. Ömer Resûlullah’a gelip aynı rüyayı kendisinin de gördüğünü, ancak Abdullah b. Zeyd’in daha erken davrandığını bildirmiştir.
- Bilâl-i Habeşî, Neccâroğullarından bir kadına ait yüksek bir evin üstüne çıkıp ilk olarak sabah ezanını okudu
- Daha sonra Mescid-i Nebevî’nin arka tarafına ezan okumak için özel bir yer yapıldı.
EZAN:
“Allāhü ekber” (Allah en büyüktür – dört defa)
“Eşhedü en lâ ilâhe illallah” (Allah’tan başka ilah olmadığına şehâdet ederim – iki defa)
“Eşhedü enne Muhammeden resûlullah” (Muhammed’in Allah’ın elçisi olduğuna şehâdet ederim – iki defa)
“Hayye ale’s-salâh” (haydi namaza – iki defa)
“Hayye ale’l-felâh” (haydi kurtuluşa – iki defa)
“Allāhü ekber” (Allah en büyüktür – iki defa)
“Lâ ilâhe illallah” (Allah’tan başka ilah yoktur)
Sabah ezanında, “Hayye ale’l-felâh”tan sonra iki defa, “es-Salâtü hayrün mine’n-nevm” (namaz uykudan hayırlıdır) sözü tekrarlanır ki buna “tesvîb” denilir.
- Peygamberimiz Medine sınırlarını belirleyerek burayı harem bölge ilan etti.
- Mekke gibi Medine haremi de can ve mal güvenliği bakımından dokunulmazdı.
- Burada kan dökmek yasaktı.
- Böylece Mekke ve Medine’ye HAREMEYN (iki harem bölgesi) denildi.
- Peygamberimiz Medine Pazar yerini belirledi ve Müslümanlar rahatça alışveriş yaptılar.
- Mezarlık için de Mescid-i Nebevî’ye yakın CENNETÜ’L-BAKî denilen yer belirlendi.
ÖNEMLİ NOT: Burada yazılanlar şahsi kanaat ve kulaktan dolma bilgiler değildir. Kitaplardan çıkartılan özetlerdir.
KAYNAK:
HZ. MUHAMMED’İN HAYATI, PROF. DR. CASİM AVCI – MEVLANA İDRİS, DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI YAYINLARI;
TÜRKİYE DİYANET VAKFI İSLAM ANSİKLOPEDİSİ.